Millet olmak inanç tarih ve medeniyet gibi ortak eskimez değerler ile birbirine bağlı olmayı gerektirir. Bunların tamamı manevî bağlardır. Bu bağlar kaybolduğunda insanlar artık birbirinden uzaklaşmaya aynı ülkede yaşasalar bile dışarıdan emir alabilen kuklalar konumunda olmaya ve her türlü tahribata hazır hâle gelebilirler.
Düşmanlarımızın tarih boyu bizlere fikrî kültürel veya askerî saldırılarının temel sebebi; aslında onlar gibi olmadığımız yani inanç ve kültürlerine dönüşmediğimiz içindir.
Bir milleti bâtılın kucağına bırakmayan ve düşmanlara dönüştürmeyen yegâne kuvvet; inanç tarih ve medeniyet bağlarıdır. Bir milletin bu bağlarından ayrıldığında kendini kaybetmesi ve her alanda düşmanına dönüşeceği inkâr edilemez bir gerçektir.
İnanç; bir milletin fikriyatının kültürünün medeniyetinin vatanının istikbal ve istiklalinin beslendiği manevi tek kuvvetidir. Bu kuvvetin zayıfladığı veya yok olduğu kişi ve toplumlarda her alanda yozlaşma kaçınılmaz olur.
Millî ve manevî kimliğimizi tesis eden ve koruyan kavramların yok olması bir ülke için manevî kodlarını yitiren milli güvenliğin devamlılığı adına da en büyük tehlikedir.