Kentlerin tarihsel gelişimi içinde ortaya çıkan ve insanların zihninde bulunduğu kent ile özdeşleşen simge yapıları vardır. Bu simge yapıların tarihin derinliklerine giden eskiliği o kadar da önemli değildir. Paris'in simgesi olan Eiffel Kulesi 1889'da düzenlenen Paris Sergisi'nin giriş kapısı olarak inşa edildiğinde büyük eleştirilere maruz kalmıştı. 1909'da sökülmesi gereken kule kısa sürede Paris'in simgesi haline geldi. Berlin'in simgesi Brandenburg Kapısı (1789-1791) ve Londra'nın simgesi Big Ben (1859) de yapımlarından kısa süre sonra bulundukların kentlerin simgesi haline gelmişlerdir. İzmir'in simgesi nedir sorusunun cevabıysa herkesin vereceği tek cevapla Konak Saat Kulesi'dir. 1901 yılında Sultan II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yıldönümü vesilesiyle inşa edilen Saat Kulesi'nin İzmir'in simgesi haline gelmesi daha çok Cumhuriyet döneminin eseridir.
Hiç kuşkusuz İzmir'in mülki ve askeri kurumlarının ortasında bulunan meydanda yer alacak Saat Kulesi'nin şehrin modern yüzünün simgesi olması isteniyordu. Fakat Küçük Asya'nın Tacı İonya'nın İncisi Küçük Paris vb biçimlerde yüceltilen İzmir'in bir de Doğulu yüzü bulunuyordu. İşte bu Doğulu yüzün simgesi yüz yıldan fazla bir süredir Kervan Köprüsü'ydü. Bu çalışma 1700'lerin sonlarından 1900'lerin başlarına kadar İzmir'in simgesi olan Kervan Köprüsü'nün gravür tablo fotoğraf gezi yazıları öykü şiir gibi yapıtlardan yola çıkarak günümüze kadarki izini sürmeyi amaçlıyor.