"Burası seksen beş buçuk yaşındaki Mualla'nın pencere kenarı. Ev onun için uzun zamandır pencere kenarı demek. Yaşadığı bu yere ise Şehir'in merkezi diyorlar. Sayısız araba milyonlarca insan binlerce bina ve bir parça gökyüzü.
Çoğunlukla tek yaptığı şey pencereden dışarıyı arı kovanına benzeyen caddeyi dürbünüyle seyretmek. İşte yine orada dikiliyor... Bir baston sapı gibi eğilmiş vücudu."
Seksen beş yaşındaki Mualla günlerini pencere kenarında kalabalık ve gürültülü Şehir'i dürbünle izleyerek geçirmektedir. Bir gün dürbününe o güne kadar hiç görmediği küçük bir kız takılır ve o andan itibaren Şehir'de gariplikler başlar. Önce pencere pervazına hasta bir kuş düşer. Sonra trafik ışıklarında bir karaca belirir. Ve onları başka hayvanlar izler. Şehir'de yaşayan insanlar bu durumu bir tehdit olarak algılar çünkü onlara göre Şehir'de yaşamak sadece onların hakkıdır. Peki gerçekten öyle midir?
Çocuk edebiyatının sevilen yazarı Burcu Aktaş Vahşi Şeyler adlı romanıyla çarpık kentleşme hayvan hakları yaşlılık ve yaşama saygı konularının akıcı bir kurgu ve edebi bir anlatımla altını çiziyor. 2019 yılında KYÖV Çocuk Edebiyatı Roman Ödülü'ne layık görülen roman yurtdışında da ilgi görerek Sırpça ve Danca dillerine çevrildi.