Bu kitap; hayata dair kişisel deneyimlerimi müzik eşliğinde lirik bir anlatımda aktardığım bir güncedir. Bu bir nevi kendimi tanıma yolundaki yaşanmışlıkların bir harmanıdır. Her bir yazıyı yazarken yazıların içerisinde paylaştığım müzikleri defalarca kez dinlendim ve müziğin beni götürdüğü duyguların inişleri çıkışları ile hislerimi yoğurarak kaleme aldım. Müziğe yan bakmadım müziğin tam da içinde oldum. Müzik oldum. Bu yüzden de kitabım "Musicablog" adıyla ismini buldu.
"Zamanın akışına aldanmak yerine anın dondurulmuş güzelliğini yaşa doya doya sonsuzlukta... Kendine çizdiğin yollarda yürümeyi bırak artık. Yolun sonunda bir şey yok ulaşılacak bir yer yok gidecek. Yer ve zaman senin kendine tutsaklığın... Tutsaklığın kapıları açıldı ve sessizlik müziğin ölümüyle beden buldu."
"O hâlde gel içeri... Gel ve sevgini ver. Korkma onu senden almayacağım. Sadece bir süreliğine onu anda serbest bırakacağım."
"Müziğin içinde müziğin dışında bir ben... Bensiz senle el ele... Uçurumun kenarında hayatın kıyısında... Yanı başında işte... Var olanla olamayanın arasında bir yerlerdeyiz. Var mıyız? Yok muyuz? Boş versene hepsinden öte olmuşuz!