1501 yılında Şah İsmail Erzincan'ın Tercan ilçesi Sarıkaya Yaylası'nda büyük bir Türkmen kurultayı toplamış. Anadolu'nun her tarafından gelen Türkmenlere "Biz Türkmenlerin yöneteceği kendi devletimizi kuralım!" diye seslenmiş. Bu çağrıya Rumlu Ustacalu Tekelü Şamlu Dulkadirli Avşar Kaçar Varsak Çepni gibi birçok Anadolu Türkmen boyu karşılık vermiş Safevi Devleti'nin kurucu unsuru olarak akın akın Şah İsmail'in yanında yer almışlar.
Bu devletin kurucu unsurları tamamen Türkmen boylarıdır. Osmanlı sarayında Arapça-Farsça'dan uydurma Osmanlıca ve Arapça konuşulurken bu Türkmen Devleti'nin saray dili ve resmi dili Türkçe'dir. Şah İsmail'in babası Haydar ve annesi Akkoyunlu Türkmen Devleti Hükümdarı Uzun Hasan'ın kızı Alemşah Begüm Sultan da Türk'tür. Osmanlı Devleti'ndeki mevkidaşı Yavuz Sultan Selim Han Farsça şiirler yazarken Safevi Türkmen Devleti'nin hükümdarı Şah İsmail "Hatai" mahlasıyla yazdığı şiirlerini Türkçe olarak yazmış. Bu şiirler nefes veya deyiş adı verilerek Anadolu Alevi-Bektaşi ayin-i cemlerinde ibadetin bir unsuru olarak saz eşliğinde mutlaka okunmaktadır. Yani bugün Anadolu'da Türkçe okuyup Türkçe konuşuyorsak Önce Ahmet Yesevi'ye sonra Hacı Bektâş-ı Velî'ye bundan sonra da Alevî-Bektâşî tekke edebiyatından yetişmiş olan Yunus Emre Pir Sultan Abdal ve Şah İsmail'e (Hatai) gibi Alevî-Bektâşî büyüklerine borçlu olduğumuzu unutmamalıyız.