Daha önce hiç alıcı gözle bakmadığım çevre binalar balkonlarıyla pencereleriyle somutlanıyor. Sokaktan geçen arabalar gürültü araçlarıyken hareketli canlılar olmuştu ama tek tük kalmışlardı. Köpeğini gezdiren genç kız bulunduğum balkona doğru bir mutluluk ışıtıyordu. Karşı apartmanın bahçesinde üç tekerlekli bisiklete binen çocuk mutluluk odağıydı.
İlk gün bir ayrıksılık duyumsamadım. İkinci sabah biraz tedirgin uyandım. Alışveriş için bile dışarıya çıkmak yok dedim kendi kendime. Birden yaşlandım. Kural koyucu yasa yapıcı koşullamıştı bu yaşlanmayı. Altmış beş yaş üstü evde kalacak. Kuralı koymuş ama süreyi belirlememişti.
Unutmak istediğimiz unuttuğumuzu sandığımız bir pandemi dönemi geçirdik. Ama işte hepimizde bir takım izler kaldı. Kimimiz sıradan bir şeylerin yaşamın mucizevi ayrıcalıkları olduğunu anladık kimimiz de yaşamın nasıl da kolayca bambaşka bir şeye dönüşebileceğini. Hepimiz o günlere ilişkin bir tortuyla devam ediyoruz yolumuza.
Usta yazar Yüksel Pazarkaya 65 yaş üstü bir entelektüelin pandemi ile hesaplaşmasını anlatıyor Bugün Pazar Bugün Bizi Dışarı Çıkardılar adlı kitabında.