Her sözden önce hamd Allah'a mahsustur. Her makamda hamd Ona mahsustur. Rabbimizin salavâtı Muhammed'in üzerine selâm da onun üzerine olsun.
Bundan sonra: Cehmiyye'ye muhâlefet hususunda tuttuğumuz yollara aranızdan bir muhâlif itiraz etmiş yine aranızdan biri haklarında Rasulullah'tan -Allah ona ve ashabına salât etsin- rivâyet ettiklerimizi saptırıcı cehmî Bişr b. Ğıyâs el-Merîsî'nin tefsirleriyle çürütmeye çalışarak bize reddiye vermeye kalkmıştır. Bu muhâlifin Bişr'in sözlerine dayanması Allah'ın bu noktada bize bir lütfu olmuştur. Çünkü bu şahıs avam nezdinde en çirkin namla tanınmış ve sapıklıkları sebebiyle her ilde rezil olmuştur. Bu insanlar nezdinde muhâlif aleyhine bize daha çok yardımcı olacağı ayrıca insanların kalplerini hakkı ve doğruları kabule daha açık hâle getireceği için Allah'ın bize bir lütfu olmuştur.
O reddiyesinde Bişr'in adını açıkça anmasaydı söylediklerinin bir kısmının avam üzerinde gizli ve kapalı bir şekilde etki bırakması beklenebilirdi. İnsanlardan da gizlediğinin farkına ancak basîret sahibi olanlar varırdı. Ner var ki o el-Merîsî'nin ismini açıkça söylemiş bu şekilde hakkında beslenen zanları doğrulamıştır. Kendisinin iyiliğini de beldesindekilerin iyiliğini de düşünmemiş içten davranmamıştır. Allah'ın isimleri hakkında haktan sapan ve Rabbinin sıfatlarını ta'tîl eden iftiracı cehmî Bişr b. Ğıyâs el-Merîsî'nin Allah Teâlâ'yı birlemek hususundaki imamı olması kişiye hüsran mahrumiyet ve farklı kasabalarda ve beldelerde kendisiyle anılacağı rezillik olarak yeter! Bu muhâlif bir kitabında el-Merîsî'den türlü çeşitli sapıklıkları çirkin birtakım sözleri ve olmadık bazı hüccetleri aktarmaya başladı ki onu bunların hiçbiriyle tanımıyorduk. Bu hususta onu tek başına açıklayamayacağı zayıf hüccetlerle karşısındaki hüccetlere cevap veren biri olarak niteliyorduk. Bundan dolayı muhâlife verilecek birçok reddiyeyi dile getirmedik. Bunun yerine yönümüzü çürük kavli hususunda ayağı kayan el-Merîsî'ye çevirdik. Bunun sebebi el-Merîsî'nin kendisini savunmakta daha mahâretli olması muhâlifin onun başının altından çıkan inkarla karşılanmış bulanık sözlerin ve reddedilmiş açık küfrün derinliğinin farkına varamamasıdır.