Ludwig Wittgenstein meşhur Tractatus'unun iki
bölümden oluştuğunu söyler: İlki Tractatus'ta
yazılanlar. İkincisi geriye kalan her şey. Üstelik
Wittgenstein asıl bölümün ikinci bölüm olduğunu düşünür. Bu yaklaşım yani yazılmayanların
yazılanlara dahil olduğuna yönelik kanaat felsefenin ne olduğuna (ya da olmadığına) dair bir imayı
da barındırır elbette. Jacques Derrida da aynı
fikirdedir: Filozofların metinlerini belirleyen şey
filozoflar tarafından o metinlerde söylenmemiş
-hatta belki de gizlenmiş- şeylerdir. Wittgenstein
şöyle dememiş miydi: İfade edilebilenleri
mümkün kılan zemin ifade edilemeyenlerdir.
Felsefenin söyleyerek söylediklerini biliyoruz. En
azından kayıtlı olanları. Peki felsefenin söylemek
sizin söylediği şeyler neler? Hem Wittgenstein
hem de Derrida bunu merak ediyor. Eğer söylenerek söylenen şeyler felsefenin kendisi ise Wittgenstein ve Derrida'nın merak ettiği şeyin de bir
tür değil-felsefe olduğunu düşünmek gerekebilir.
Bu ne menem bir şeydir? Bakalım.