63 yılık müstesnâ dünyevî hayatının her ânı en sıhhatli ve belgeli şekilde elimizde bulunan Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Rabbimiz tarafından kendisine tevdi olunan vazîfeyi îfâ ederken görüyoruz ki "doğru"ları ve "eğri"leri yalnız tebliğ etmekle kalmamıştır. Onları bizzat kendi hayat ve yaşayışına hâkim kılarak; hâl ve hareketi davranış ve muâmelesi tek kelime ile "Ahlâk-ı Muhammedî"si ile sahâbe-i kiram efendilerimiz için eşsiz bir "nümûne-i imtisâl" teşkil etmiştir.
İnsan nasıl yüce ve ulvî bir varlıktır hangi gaye ile yaratılmıştır; hılkatindeki ulviyeti gâyesindeki yüceliği tahakkuk ettirebilmesi için onun nasıl bir ahlâkın sahibi olması lâzım gelir?... Evet bütün bunları kalplerinde silinmez izler bırakacak şekilde onlara bir bir anlatmış; sonra da mübârek varlığını bütün bu anlattıklarının mücessem ve müşahhas bir isbâtı olarak ortaya koymuştur.
(Takdim'den)