Medeniyetlerin deneyimleye geldiği felaketlerin etkisine dair sorgulamalar düşünce dünyasının vazgeçilmez görevidir. 21. yüzyılın serüveni bu süreğen fenomenin yeni bir versiyonuyla ivmelenen dehşet manzaralarıyla başlamıştır. Tarihsel deneyimlerin ve bilimsel gelişmelerin ışığında ve geleceğin tahminine matuf her sorgulama çağdaş dünyanın her şeyi kuşatan risklerin meydan okumalarına karşı bir varoluşsal zırh arayışını temsil eder. Hayatın dinamizm üzerine inşa edildiği bir çağda görünmeyen bir tehdidin her bünyeyi hedef alışına karşı mücadele aynı zamanda bir düşünümsel modernleşme hikayesidir. Çağdaş pandemi infodemi yani malumat salgını ile şiddetlenen bir belirsizlik deneyimine dönüşmüştür. Bu eser her iki salgının sosyal ontolojiyi biçimlendirmesine dair bir sorgulamayla okuyucularıyla bir diyalog kurma girişimindedir.