İnternet her ne kadar sonsuz bir bilgi havuzu olsa da ona bağlandığımızda yaptığımız ilk şey çoğunlukla ya bir arama motorunun ya da bir sosyal medya veya elektronik ticaret platformunun sayfasına girmektir. Bu durumun sonucunda platformlar yoğun bir veriye sahip olmakta ve güçlenmektedir. Devletler ise geleneksel siyasi iktidarın bir temsilcisi olarak platformların bu gücü karşısında etkisiz kalabilmektedir. Örneğin platformlar devlet başkanlarının hesaplarını askıya alabilmekte gönderilerini kaldırabilmektedir. Bu tür örnekler bizi internette egemenin kim olduğu sorusuna götürmektedir. Devletler platformları regüle etmeye çalışırken platformlar da kendi hüküm ve koşulları üzerinden normlarını ilan etmektedir. Aynı zamanda egemenliğin sahibi olan yurttaşların bu yeni düzende konumlarının sağlamlaştırılması ve internete erişimlerinin güvenceye alınması da güncel bir hak olarak internete erişimi tartışmaya açmaktadır. Eserde platform regülasyonu ve internete erişim hakkı bağlamındaki güncel tartışma ve düzenlemelerle birlikte AB'nin platformları düzenleme yolunda yürürlüğe koyduğu Digital Services Act (DSA) ve Türk mevzuatı platformlara getirdiği yükümlülükler bakımından incelenmektedir.