Arkama dönüp artık çok farklı görünen şehre baktım. Yüksek katlı cam beton ve metal
yüzlü binalarıyla diğer şehirlerden bir farkı kalmayan şehre. Az ötede sol yanımda uzanan
iskeleyi anılarımda yer eden biçimiyle bir benzerlik bulmaya çalışarak bakışlarımda uzun uzun
taradım.
Yenileşmişti. Çok değişmişti. Belki yeri bile. Ama eminim eskiden de aşağı yukarı
buralardaydı.
Sonra uzakta yakında ne varsa gördüğüm her şeyi anılarımda yeri yerine oturtmaya çalıştım.
Birçoğunu hatırlayamadım. Belki de o zaman yoklardı. Unutmuş olabilir miydim?
Anımsadıklarımsa benzerlik kuramayacak kadar değişmişti.
Balıkçı teknelerinin şekilleri sayıları suda demirledikleri kuma çektikleri yerler hatta
koyun biçimi bile.
Bir tek deniz hariç! Hiç değişmemiş. O hep aynı.
Bunu defalarca yaptım biliyorum. Devam edersem önce başım dönmeye başlayacak. Sonra
ben de dalgalarla birlikteymişim onlardan biriymişim gibi gidip geldiğimi düşleyeceğim. Belki
de durduğıum yerde salınmaya başlarım. Devamında ısrarlıysam ben de bir dalga olacağım;
kıyıya vurup kumda izini oluşturduktan sonra denize katılacak bir dalga... Bu hep böyleydi.