Bu kitapta Türk aydını geçinenlerin karanlık yüzleri belgelendi. Halk-aydın yabancılaşması veya zıtlaşmasının ne kadar derin olduğu ortaya konuldu. Bütün dünyada mahkûmların özürlülerin topluma kazandırılmaya ve üretken hâle getirilmeye çalışıldığı bir zamanda üniversitenin en iyi öğrecilerinin nasıl harcandığı anlatıldı. Kadınların okula kazandırılması gerektiği bir dönemde aydın ilerici ve çağdaş geçinenlerin kızları üniversiteden nasıl kovaladığı gösterildi. Kadın hakları savunucusu olanlarn nasıl dilini yuttuğu ve en güzel seyirci durumuna geçtiği görüldü.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Türk Ceza Yasası ve Üniversite Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nde olmayan suçlar uyduruldu. Sahte tutanaklarla öğrenci ve öğretim üyeleri hakkında soruşturmalar açıldı. Evrakların sahte olduğu ortaya konduğu hâlde soruşturmalar sürdürüldü. Olmayan suçlara en ağır cezalar verildi. Bir hafta olabilecek ceza infaz oyunları ile on altı haftaya çıkarıldı. Tıp Fakültesini bitirmesine dört ay kalan öğrenciye dört yıl kaybettirildi. Yırmi üç yirmi dört yaşına gelmiş öğrencinin velisi olur mu demeden öğrenci anne ve babalarına tebligat yapıldı. Bütün bunları yapan riyakârlar "Bu öğrenciler bizim evladımız biz onların zarar görmesini ister miyiz?" diyecek kadar yüzsüz çıktılar. Kendi yaptıklarına bakmadan "Öğrenciler dürüst değil!" deme utanmazlığını sergilediler.
Bütün bunlar belgelenerek bu kitapla tarihe not düşüldü.