Memlûkler dünya tarihinde büyük izler bırakan önemli devletler arasındadır. Moğollar ve Haçlılar'a karşı yaptıkları mücadelelerde büyük başarılar elde eden Memlûkler bu başarılarıyla İslâm dünyasının önemli bir kısmını tahrip olmaktan kurtarmış iki buçuk asır boyunca Müslümanların yaşadığı Mısır Şam ve Hicaz gibi merkezî bölgeleri hâkimiyetleri altında tutarak buraları güvenli hâle getirmişlerdir. Katliamlarıyla tanınan Moğollar'ı Akdeniz'den uzaklaştırarak hem İslâm dünyasının bu kısmını hem de Avrupa'yı muhtemelen yıkıcı bir istilâdan korumuşlardır. Memlûkler'in bu başarıları onlara İslâm dünyasının liderliği ve hâmiliği görevlerini getirmiştir. Abbâsî hilâfetinin Mısır'da yeniden tesis edilmesi de bu durumun bir sonucudur. Belki de bu sebeple Osmanlı Devleti (1300-1922) İstanbul'un fethine kadarki süreçte Memlûkler'i bir anlamda "üst otorite" olarak görmüştür. Memlûkler siyasî/askerî güçlerinin yanı sıra alışılagelmiş hanedan sisteminin yerleşme imkânı bulamadığı kendine özgü bir saltanat siste-mine sahiptir. Güçlü emîrlerin tahta çıkabildiği bu sistem ilgi çekici olmakla birlikte siyasî istikrarsızlıklara sebebiyet vermiştir. Türkler tarafından kurulmuş olması dönemin tarihçileri tarafından "Türk Devleti" şeklinde isimlendirilmesi memlûk sistemi içerisinde yetişmiş askerlere kökenleri farklı da olsa Türk ismi verilmesi ve askerî elitin Türkçe konuşması bu devletin ilgi çekici diğer özelliklerindendir. Türkler'in Müslüman olmalarından sonra Türk Devleti şeklinde isimlendirilen ilk devletin Memlûkler olduğu da belirtilmelidir.
Bu kitap birtakım özelliklerine işaret edilen Memlûk Devleti'ni siyasî askerî sosyal kültürel vb. hemen her açıdan ele almaktadır. Böylece farklı özellikleri bulunan Memlûkler'in ülkemizde daha fazla tanınması ve bu konuda çalışma yapmayı düşünen araştırmacılara veri sunulması amaçlanmaktadır.