İçinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli sosyal fenomenlerinden biri yaşlanmadır. Geçmişten günümüze uzanan demografik veriler ve geleceğe yönelik istatistiksel tahminler nüfusun yaşlandığını açıkça göstermektedir. Küresel nüfusun yaşlanmasıysa başka bir önemli gündem yaratmaktadır. Bu gündemin konusu iş gücünün yaşlanmasıdır. İnsanların yaşam süresi uzadıkça ve genç nüfusun sayısı azaldıkça iş gücünün yaşlanması kaçınılmaz olmaktadır. Elbette demografik tahminler kesin değildir ancak iş gücünün yaşlandığını gösteren istatistiksel tahminler iş gücü planlaması için güvenilir ve yararlı bilgiler sağlamaktadır. Bu bilgilerle ne yapılacağına karar vermekse bu süreci etkileyen ve bu süreçten etkilenen tüm aktörlere kalmıştır. Bu aktörlerin en önemlilerinden biri de şüphesiz ki ticari işletmelerdir. İş gücünün yaşlanmasıyla yaşlı insanlar gelecekte iş gücünün giderek daha önemli bir parçası hâline gelecektir. Tüm bu gelişmeler işletmeleri hazırlıklı olmak zorunda kalacakları yeni bir döneme götürmektedir. Bu yeni dönemde iş gücüne yekpare bir varlık olarak bakan yaş grupları arasındaki farklılıkları anlamayan farklı yaş gruplarının ihtiyaç ve taleplerini karşılayamayan yönetim stratejilerinin başarısız olması muhtemeldir. Bu kitabın temel amacıysa bir yandan iş gücünün yaşlandığı gerçeğine dikkat çekerken öte yandan işletmelerin bu sürece hazırlıklı olmalarına katkı sağlayabilecek stratejileri tartışmaktır.