"Hilmi abi incecik bir deri bir kemik üflesen yıkılacak denilen cinsten... Cevval neşeli hareketli. Aslında sarışınmış yaş ilerleyince kırçıllaşmış. Avurtları çökmüş elmacık kemikleri çıkmış genelde kirli sakallı sivri çenesi serçe kuşu gibi sürekli sağa sola kıpraşıyor. Ne zaman görsem aralık ağzından sarkan alt dudağının sağında yapışık yanan bir filtresiz sigara. Sarımtırak bıyıkları dumandan kahverengine dönmüş. Hakkını yemeyelim. Hilmi abi tebessüm ettiğinde görünen -iki üç tane eksiği ile beraber- fırça yüzü görmemiş dişlerinin rengi bıyıklarla uyumlu."
"Efendim sırada pasta kesme merasimi varmış. Allah aşkına bunun bir anlamı olduğunu bilen varsa bana anlatsın. Herkes sahte olduğunu biliyor. Neden kesiyormuş gibi yapıp fotoğraf çekilir? Ben istemem dedim. Olamazmış Gerekliymiş! Çaresiz gelsin dedim. Bir arabanın üstünde müzik eşliğinde üç mü dört mü ne katlı pasta maketi törenle önümüze geldi. Koca bir döner bıçağını elimize tutuşturdular. İkimiz birlikte ....miş gibi yaptık. Kameralara gülümsedik. Sonra garsonun bir tabakta getirdiği pastayı sanki kendi kestiğimiz pastadan gibi çatalla birbirimizin ağzına tuttuk. Söyler misiniz kimi kandırdık?"
Şevket Çetinkaya aynı toplumda birlikte yaşadığımız hayatı paylaştığımız sıradan insanların pek farkında olmadığımız yönlerini (hislerini davranışlarını tepkilerini endişelerini) ilginç tasvirlerle ve psikolojik analizlerle nazarlarımıza sunuyor.
Sürükleyici kurgular okuyucuyu kendine çekerken her hikâye sürpriz bir sonla tamamlanıyor. Hikâyeler yorumlamak için açık alan bırakmıyor görünmesine rağmen ortaya çıkan sonuçlar engin bir tefekkür kapısı açıyor ve taliplilerini tefekküre davet ediyor.