Hayal miydi kirpiklerini kırpıştıran yoksa özgürlüğün tiz çığlıkları mıydı onu çılgın firarlara çağıran?
Bir küçük kıvılcım bir damla sevgi ya da şefkat dolu bir dokunuştu faydasız umutları yüreğine sığdıran...
Kaf dağının ardına saklanmış güvenlerin çiçek açtığı vadilerdi ulaşmak istediği...
Küçük prensesin yüreğinin beklediği güneş gülüşlerdi heybetli kraldan...
Kralın gözlerini prensese şüpheyle baktıran küçük kızının çocukluğunu zamanın alıp götürmesi büyümesiydi belki de...
Belki de onun hiç büyümesini istemiyordu baba yüreği...
Küçük prenses gözü yaşlı sanki yüz dağ uzakta bir başına mahzun...
Şimşekler çakmış yağmurlar yağmış umutsuz evlatlar ormanına...
Kral babasına bir adım uzaklıktayken aralarına sanki diyarlar kadar mesafeler sığmış.
Prenses bilmediği bir yalnızlığa mahkûm kral da hırçın bir öfkeye teslimmiş...