Atları bağlayın içimize dönüyoruz
Özlemişiz Muhammed Ali yumruklarını Aliya'nın bilge sözlerini Ahmet Yasin'in füzeyi parçalayan sözlerini Ayağımızı vura vura girdiğimiz Mekke sokaklarını hangimizin avlusunda O'nun izi kalacak diye heyecanlanan Medine evlerini kılıcı boyundan büyük şehitlik rüyası görmüş çöl erkeklerini ve gönüllerinde vahalar yeşerten İbrahim'in kadınlarını. Kaç acil oturum gerekir gelişmiş ama doymamış ülkelerin hararetli meclislerinde umutları kıyıya vurmuş mülteci çocuklarını getirmek için?
Atları bağlayın içimize dönüyoruz!
Portakal bahçelerinde özgürce dolaşacak ve sahillerinde balıklarla oynaşacak çocuklar doğuruyoruz mümbit ovalarda. Bizi ablukaya alınmış Gazze şarkıları hayallerini bilinmezliğin sularına bırakmış göçmen çocuklar beyaz adamın hijyenik planlarını alt üst edecek bir çakıl taşı ve kalabalıkları yara yara ilerleyen bir müjdecinin inşirah kokan cümleleri kendimize getirir şüphesiz!