Tarım ve gıda sektöründeki eşitsizliklerin ortaya çıkmasında uluslararası ticaretin önemli bir rolü bulunmaktadır. Uluslararası ticaret eşitsiz değişimle sömürü mekanizmalarına temel hazırlayarak eşitsiz gelişime neden olmaktadır. Sömürü ilişkilerinin biçimi ve araçları değişse de sömürü güdüsü her daim aynı kalmıştır. Gelişmiş ülkeler diğer ülkeleri artık işgal yoluyla ve zorla el koyarak değil kural tanımayan ve baskıcı politikalarla sömürmektedir. 20. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ve neoliberalizm olarak adlandırılan bu politikalar tarım ve gıdaya yönelik yeni emperyalist politikaların kurumsal hukuki ve stratejik araçlarına dayanak sağlamaktadır. Bu araçlarla birlikte güçlenen gıda alanındaki tahakkümün ve sömürünün son halkasını modern biyoteknolojinin tarım ve gıda alanında kullanılmasıyla elde edilen "genetiği değiştirilmiş tarımsal ürünler" oluşturmaktadır. Bu eser böylesine güncel ve hassas bir konunun izini sürmektedir. Bu esere temel olan sav uluslararası ticarete konu olan genetiği değiştirilmiş tohum ve ürünlerin tekelleşmesinin neoliberal ekonomik düzen ve serbest ticaret sistemi içerisinde gıda güvenliğine yönelik büyük bir tehdit oluşturmanın ötesine geçerek küresel düzeyde gıda adaletsizliğine neden olduğu üzerinedir. Böyle bir tartışma transdisipliner bir çalışma gerektirdiğinden bu eser sadece çevre politikası çalışmalarına değil tarım ticaret sağlık uluslararası ilişkiler ve ekonomi politikaları çalışmalarına da önemli bir açılım sağlamakta ve daha geniş kitlelere ulaşmayı hedeflemektedir.