Gözlerini açtığımda ne kim olduğumu biliyordum ne de nerede olduğumu. Üşümüştüm. Yalnızdım. Ellerim kanlıydı. Kara gömülmüş ayaklarım çıplaktı. Ayrica yaralıydım. Neden? Etrafıma bakındığımda sadece ağaçlar görüyordum. Korkutucu karlı bir orman... Neredeydim?
Ben kimdim? Zihnim bu soruların hiç birine cevap veremezdi çünkü geçmişimi kim olduğumu hatırlamıyordum. Ayrıca sadece hafızamı
değil yolumu da kaybetmiş bir kızdım. Soğuktan
ölmemek için bir çözüm bulmalıydım.
O zamanlar ölmemek için bulduğum çözüm Asrın'dı. Ama Asrın geçmişim miydi yoksa geleceğim mi? Bunu beraber öğrenecektik.
"Asrın'ın kaslı bedeninde yaralar benimde sırtımda yaralar vardı ama bedenimizdeki yaralardan çok ruhumuz yaralıydı. Ama belki birbirimize böyle sımsıkı sarıldıkça iyileştirecektik birbirimizin ruhunu. Kim bilir?
Kollarımı daha sımsıkı ona doladım ve içimden iyi geceler mavi adam dedim.
Kapkaranlık bir geceyi aydınlatmişti mavi ışığıyla... İyi geceler geceler mavi..."
"Ruhumuz o zamandan beri hasarlıydı ve hikaye daha yeni başlıyordu. Gece ve Mavi'nin ya da şimdiki adımızla Arya ve Asrın'in hikayesi. Adımızın önemi yoktu aslında. Bu iki ruhun hikayesiydi...'
"Biz hasarlı da olsak birbirimize aitiz."
"Kimsen olmasa bile yalnız değilsindir aslında.
Sen varsındır. Kendin karakterin benliğin vardir."