Gökyüzünde bulutlar parçalanıyordu. Gecenin ayaza çekeceği belliydi. Toprak donacaktı. Daha şimdiden katılaşmaya başlamıştı bile. Hırçın deli poyraz açıkta kalan köklerine acımasızca saldırdı. Soğuğu ta can evinde yani özünde duydu.
Yakası kalkık kabanın omzundan ucu gözüken şey canını boğazına getirdi. Adam yaklaştıkça onun balta değil tüfek olduğunu gördü. Ağaç kesmeye değil avlanmaya geliyordu. İnsanların ormana kastı mı var ne ne zaman gelseler ya ağacını keserler ya da avını avlarlar. Onun sırtındaki tüfek düşüncelerini bulandırdı kuşkunun musallat köstebeği içini dürtüklemeye koyuldu...