Şairlerin gündelik hayatla ilişkisinin görece arttığı fakat bir şairin hayatına şairâne bir hayata duyulan merakın azaldığı günlerden geçiyoruz. Alelâdeleştik. Hâlbuki şairin hayatı bütün alelâdeliğiyle meraka değerdir. Harikulâdelik isteyen istediği yere baksın. Olağanı süreğeni ve biteğeni merak edenler ise bir gözünü şairin hayatından ayırmasın. Şairin sırrının bilineni bambaşka şekillerde bildirmekte saklı olduğu sanılır. Aksine bilineni bir kere daha bildirip pekiştirmesinde daha iyi bilinir kılmasında saklıdır o sır. Pektir şair şiiriyle pekiştirir. Dursun Göksu'nun şiiri bu pekliğe namzet olmasaydı ruha kıymak ile hayatta kalmanın derviş görgüsü ile canhıraş temeddün arasında salınmanın kırpıntıları toplamak ile büyük anlamlara uyanmanın nihayet celal ile cemal tecellilerine açık hedef olmanın gerilimi onu da tüketirdi. Görünen o ki tüketmek yerine türetmeyi seçti şair. Yaşadıklarından taşı(r)dıklarıdır yaşanmışın ve yaşarkenin şiiridir onunki. Yaşanmaya değer olanın kapısına ancak bu eşiklerden geçilerek ulaşılır.