Modernleşme sürecinin değişmeyen gündemini değişim ihtiyacı karşısında toplumların izlemesi gereken yolun hangi niteliklere sahip olması gerektiği konusu oluşturmuştur. Modernleşme için yapılması gerekenin ne olduğuna ilişkin tartışma söz konusu sürecin sert mi yoksa yumuşak mı; uyumlu mu yoksa çatışmalı mı olacağının da ipuçlarını sunagelmiştir. Devrim gibi ani ve hızlı değişime dayalı modernleşme modellerine karşı sürekliliği ve tedrici değişimi vurgulayan modernleşme modelleri arasındaki tercih o toplumlarda tarihin akış yönünü de belirlemiştir. Bu bakımdan modernleşme sürecinin tek bir formu yoktur. Kabaca iki ana grupta toplayabileceğimiz Anglo-Sakson (tedrici geleneksel) ve Fransız siyasi (radikal devrimci) biçimlerinin yumuşak ve sert pratiklerinin varlığından söz edilebilir. Bu siyasi çizgilerden Fransız siyasi çizgisinin özelde ise pozitivist yaklaşımın hangi dinamiklerle Osmanlı ve Türkiye modernleşmesinde tercih edildiği ve Devrim dönemi Fransa'sının -özellikle de onun Jakoben döneminin- yeni bir toplum oluşturma amaçlı reformlarının Türkiye'de Cumhuriyet dönemi modernleşmesinde nasıl izlendiğini tartışmak Türkiye'de modernleşmenin ve siyasetin anlaşılması bakımından önemlidir.
Bu kitap Cumhuriyet döneminde Türkiye modernleşmesine etkide bulunan Fransız Jakobenizmini tarihsel ve ideolojik olarak anlamayı ve açıklamayı amaçlamaktadır. Bu zamana kadar yapılmış çalışmalar Fransa ile olan ortak noktalarda özellikle felsefi temellerdeki benzerliğe odaklanmıştır. Bu benzerliğin pratik siyasetteki karşılığını ortaya koymak ise bu kitabın özgün tarafını oluşturmaktadır.