Mevcut değer sistemlerine dönük sistematik saldırıları "değerlerin altüst edilip yeniden değerlendirilmesi" girişimi ve üst-insanın gelişi için elverişli bir zemin hazırlama derdindeki felsefi tasarısıyla Nietzsche'nin -kuşkuya yer bırakmayacak biçimde- politik bir düşünür olduğunu söylemek mümkün. Ne var ki Nietzsche'nin hayatı boyunca bütünlüklü ve tutarlı bir politik projeyi ortaya koymayışı Tamsin Shaw'ın bu eserin girizgahında dile getirdiği gibi siyaset kuramcıları açısından epeyce sıkıntı yaratmıştır. Proto-Nazilik ithamından tutun da anarşist ya da varoluşçu Nietzsche imgelerine değin sayısız okuma tarzı onun dağınık corpus'uyla cebelleşirken Nietzsche külliyatı içinden pek çok Nietzsche türetmiştir. İşte felsefeci T. Shaw elinizdeki çalışmada Nietzsche'ye dair yorumları bir bir masaya yatırırken özellikle de "Nietzsche ve Politika" literatüründe noksan bırakılmış bir noktaya odaklanır: Politik meşruiyet olgusu ile normatif otoritenin talepleri arasındaki gerilimli ilişkiselliğin temellük ettiği siyasal uzama politik kuşkuculuğun ilkeleriyle yaklaşmak. Bu hat üzerinden kitap Nietzsche'nin devlet çözümlemesi sekülerleşmiş dinsel yapıların kritiği hakikat tekelciliği ahlaki realizm ve ekseriyetle politikadaki liberal seçeneklerin eleştirisi gibi konular üzerinden bize farklı bir Nietzsche portresi sunmaktadır.