Bize bu yurdu vatan yapanların hikâyesini yazdık. Yalnızca Doğu cephemizde yaşananların kısa bir hikayesini göreceğiniz kitabımızda Cumhuriyete giden yolda verdiğimiz Kurtuluş Savaşı (1915-1919) yılları arasında Erzurum-Kiğı hattında yaşananların hikâyeleştirilmiş halini göreceksiniz. Her ne kadar hikâye tarzında kaleme almış olsak da birçok kaynak kitabın tarandığını ve birçok canlı kaynaktan hareket edilerek kitabın yazıldığını bilmenizi isterim.
Erzurum üç kez Rus istilasına uğramış Anadolu'nun adeta kilidi konumunda kadim bir Türk şehridir. Nitekim bu ilimizin önemine binaen İkinci Abdülhamit Han Gazi Ahmet Muhtar Paşa'ya şu satırları yazmaktaydı. "Erzurum Asya'nın en önemli noktasıdır ve düşmanın göz diktiği yerdir. Erzurum'a bir zarar olur ve Erzurum istilaya uğrarsa yani Erzurum düşerse Anadolu düşer!"
Bir başka Erzurum sevdalısı Alvarlı Mehmet Lütfü Efe ise bunu "Erzurum kilidi mülki İslam'ın" diye ifade eder. "Eğer o kilit kırılırsa Mülki İslam tehlike altındadır" diyerek buranın önemini ortaya koyar.
Ancak Erzurum her istiladan sonra ağır darbeler almış daha sonra yeniden ayağa kalkarak gerek ticaretiyle gerekse kültürüyle kadim bir Anadolu şehri olarak adından söz ettirmeyi başarmıştır. Son Rus istilası ve ardında Rusların çekilirken Ermenileri silahlandırması bu ilimizde tarihte eşi benzeri görülmemiş yeni bir trajedinin önünü açmıştır. Özellikle ahalinin çoğunun seferberlikte oluşlarını fırsat bilen Ermeni eşkıyası 1917-1918 yılları arasında bu ilimizde ve çevre köylerinde bir Türk soykırımı gerçekleştirmiştir.