Ebû Talib Hz. Peygamber'in amcası müminlerin emiri Hz. Ali'nin babasıdır. Hz. Peygamber'den 35 yıl önce doğmuş Peygamberliğinin 10. yılında Hicret'ten üç yıl önce yaşı 80'in üzerinde iken de vefat etmiştir. Mekke Vadisi (Bahtâ)'nin efendisi Kureyş'in şeyhi ve Mekke'nin lideriydi. Babası Abdü'l Muttalib ölürken sekiz yaşlarında bir çocuk olan Muhammed'i Ebû Talib'e emanet etmiş o da bu vasiyet ve emanete sahip çıkarak O'nun hamiliğini üstlenmişti. Ebû Talib tek başına Allah'ın Resülü'ne destek olmuş ve bu uğurda Kureyş'ten gördüğü eziyetlere katlanmış ve O yaşadığı sürece kimse Hz. Peygambere zarar verememiştir. Onun vefatından sonra Kureyş'in Müslümanlara verdiği eziyet ve yaptığı işkenceler sonucu Hz. Peygamber'in; "Amca! Yokluğunu ne kadar da çabuk anladık" buyurması onun konumunu net bir biçimde ortaya koymaktadır.
Ebû Talib meşhur şairlerden ve ilk tabaka sahiplerinden değilse de O bir konuya canı sıkıldığında bazen şiirle bazen de nesirle duygularını ifade eder; sınırlı anlamda ve hemen hemen sadece yüce seçkin temaları ifade için şiire başvururdu. Şiirlerinde de geçtiği gibi Hz. Peygamber'i savunması Kureyş'e yönelik O'na saldırmama O'nunla savaşmama ve O'nun yanında olma çağrısı Ebû Talib'in en belirgin vasıflarındandır. Ayrıca o kabile ve boyları birleşmeye savaşa değil barışa davet etmekte kendi gücü ve Haşimoğulları ile övünmektedir.
Ebû Talib'in şiirleri sözlükler dilbilgisi kitapları edebi eserler ve tarihi kaynaklar arasında dizeler beyitler ağıt ve kasideler halinde yer almaktadır. Okurlarımıza sunduğumuz bu nüsha birçok eserden Muhammed Altuncu tarafından derlenerek bir bütünlüğe kavuştu. Veysel Akdoğan tercüme etti. Divan'daki Ebû Talib şiirlerinin çoğu Hz. Peygamber'in hayatının bir yönünü bazı kabilelerin ona karşı bir araya gelişini müşriklerin Müslümanlara baskılarını ilişkileri kesmek üzere kaleme aldıkları "sayfa" konusunu ayrıntılı bir biçimde bize anlatmakta aynı zamanda davetin başlangıç döneminde toplumda öncü rolü olan bazı kimselerin takındıkları tavırları açıkça kınamaktadır.