Kıta Avrupası hukuk sisteminde maddi ve manevi tazminatın ana işlevi oluşan zararı telafi etmektir. Dolayısıyla tazminat miktarı belirlenirken oluşan maddi ve manevi zarardan yola çıkılmakta ve belirlenen zarar miktarı tazminatın üst sınırını teşkil etmektedir. Common Law hukuk sisteminde de maddi ve manevi tazminatın temel amacı oluşan zararın telafisidir. Ancak Kıta Avrupası'ndan farklı olarak Common Law hukuk sisteminde telafi etme amacına hizmet etmeyen bir yaptırım türü daha mevcuttur. Cezalandırıcı tazminat (punitive damages) olarak isimlendirilen bu tazminat telafi amacına değil cezalandırma ve önleme gibi işlevlere yönelmiştir. Cezalandırma ve önleme işlevleri uğranılan gerçek zarar miktarını aşan bir tazminata hükmedilmesiyle yerine getirilmektedir. Zararı aşan bu kısım devlete değil zarar görene ödenmektedir. Tazminat miktarını belirleme yetkisi jüriye aittir. Zarar görene yöneltilmiş belirli ağırlıktaki bir haksız fiilin varlığı halinde jüri tarafından zarardan bağımsız olarak bir cezalandırıcı tazminata hükmedilecektir. Cezalandırıcı tazminatın belirlenmesinde zarar görenin değil zarar verenin malvarlığı dikkate alınmaktadır.
Bu çalışmada öncelikle cezalandırıcı tazminat yaptırımının kökenleri ve özellikleri üzerinde durulmuş ardından Kıta Avrupası hukuk sisteminde tazminatın işlevlerine değinilmiş cezalandırıcı tazminat yaptırımının Kıta Avrupası'nda genel bir yaptırım türü olarak kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı sorunu incelenmiştir. Son bölümde ise Türk Hukuku'nda yer alan ve cezalandırıcı tazminat niteliğinde olduğu düşünülen çeşitli yaptırımlar açıklanmıştır.