Çalışma masasında defter. Bordo kapaklı. Üstünde kurşun kalem. Yanında beyaz silgi. Tanıdık bir kitap. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ı. Arasında ayracı. Dokunmak istiyor önce. Görmek istiyor. Bu son okuyucunun nerede kaldığını bilmek istiyor.
Ayraca bağlı sarı anahtar. Kitabın ucundan sarkıyor.
"Bir anlam aramamalı. Anlam kadar insanın hayatını zehir eden bir kavram yoktur."
Salgın günlerinin hüznüyle başa çıkma çabamın ürünü olan bu kitaptaki öyküleri yazarken iyileştiğimi paylaşmak isterim. Okumak kadar yazmanın da iyileştirici gücünü bu süreçte bir kez daha duyumsadım. Yazarken iyileşmek? Dokunurken severken söyleşirken yardım ederken yürürken iyileşmek gibi. Evet insanın "iyi eylemlerinin" her türlüsü içerisinde iyileşme ve iyileştirme gücü barındırıyor. Marie Curie "İnsanın görevi geleceği iyileştirmektir" diyor. Çabam bunun içindir. Esen olsun.