Emrah Kanlıkama ilk kitabı Arasta'nın İnsanları ile günümüz öykücülüğüne yetkin bir giriş yapıyor. Bu kitap uzun bir yürüyüşün dergilerde öykü öykü çoğalıp genişleyen bir dikkatin on yıla yayılan bir gayretin ürünü. Kasabanın emektar demircisinden annesizliği iliklerine kadar hisseden çocuğa imkânsız aşkların yaralı kahramanlarından ölümden önce gelen o büyük yalnızlığa düşen ihtiyara varıncaya değin çok geniş bir yelpazede birbirinden farklı insanların hikâyelerini ustalıkla anlatıyor Kanlıkama. Özenli dili onu Karadeniz'in dağlarından Çukurova'nın kırsalına Hacı Bayram'ın huzurundan Koca Yunus'un eşiğine kolayca yaklaştırabiliyor. Arasta'nın İnsanları'nda aklına kalbine hatıralarına yenilenlerin dertlerini bu toprakların sorunları ve evrensel felsefi meselelerle aynı potada eritiyor yazar. Ve bunu yaparken kurmacayı felsefeye felsefeyi kurmacaya kurban etmiyor. Her öyküde müstakil bir atmosfer kurarak gerçekliğe yeni bir boyut kazandırıyor. Acıları isyanları sevinçleri klişelerden uzak olgun bir dille aktaran Kanlıkama öykülerinde bazen sahneleme bazen anlatma yolunu seçerek başarılı bir denge kuruyor. Yer yer var oluşu sorgulayan hayatı anlamlandırmaya çalışan olup bitenler karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen öykü kişileri kendi içlerine doğru dehlizleri görünür kılıyor. Kanlıkama; konuşkan sahici bir dille okuru bu dehlizlerde dolaştırıyor. Okura ise bu keyifli yolculuğa eşlik etmek kalıyor.