Zihninde geçmişin gölgeleriyle günü yaşamaya çalışan insanların öyküleri. Herkesin ortasında yalnız adım atmaya mecbur bırakılmış alıştırılmış insanların.Ama umudu mahmuzlayıp geleceğe bakabilme çabasına sıkı sıkıya tutunmuşların.
Aniden yağmurlar mevsiminden güneşin boca edildiği günlere varanların; küllenmiş bir aşkı Akdenizli bir sokağın imgesiyle alevlendirebilenlerin; "Kimin kime liman olduğu çok da anlaşılamayan bir ilişki"nin; geçmişini ihbar edenlerin; eşine dönen sevgilisinin yasıyla yaşama tutunduğu mu yaşamı sürüklediği mi belli olmayanların öyküleri.
Geçmişin geleceğini engellediği bir kadın eski yaşantısının karanlığına çekiliyor zorla. Ama geçmiş bazen yeni bir aşk özlemini tutuşturuyor gençliğin son çağrısı olarak. Geçmiş beraber ölünecek günleri de getiriyor. Bir başka kadın girdiği fotoğrafta sevgili günlerini arıyor. Bir diğeri ise çalan müziğin dahi geçmişten bir şeyler taşımasına izin vermiyor.
Güçlü ve derin kurgularının eşliğinde Zeynep Aliye bize insanlık hallerini anlatıyor; bahşedilmiş bir yaşamın değil bulup buluşturulmuş bir yaşantıyı sürükleyenlerin çaresizliklerinin hatalarının beceremeyişlerinin nedenlerine götürüyor; yine de nasıl ayakta kalabildiklerini gösteriyor.
Nihayetin de insan "Güçlü olmasına güçlü" olabilir "ama kim kendisine yetebilir ki?"
* * *
"Yalnızlığın bütün boyutlarıyla bütün anlamını kuşanıp bütün geçmişini süsünü takıp takış"tıran (...)"Bunca yalnız insanın içinde kendisinin hangisi olduğunu merak eder insan."