Sırtımda çürüyen kamçı izlerine inat
Tırnak uçlarımla tutunurdum hayata
Hırçın atlar gibi koşuşurdum
Ağrısı bilinmeyen ıssız toprakların
Küspe saçılmış baharlarında
Tükenmez sanırdım ömrün nefesini
Hayata sıkışırken yaralar
Yamalı dikişlerin boşluğuna karıştırıp
Dişlerimle sıkardım Yarım kalmış beyaz düşleri
Öylesine değildi yaşanan hiçbir şey Bir tebessüm kaç ömre değer Bu gidiş ayrılığın vicdansız seferi Boşluğun nedeninde değil Nedenin boşluğunda saklı herşey Bu adresi olmayan zahmetli kayboluş Sınırı bulunmayan kasvetli yokluk Ve sonsuzluğa uzanan heybetli kalabalık Tüm kargaşaları alıp sırtıma Kendimden kurtulmak istiyorum Çünkü kusursuz olmalı bu yalnızlık