Kırk ev bir mahalle hükmüne geçiyordu. Bakkalıyla manavıyla kasabıyla sütçüsüyle bekçisiyle çöpçüsüyle seyyar satıcısıyla -her mahallede bir tane bulunan delisiyle- ... herkes birbirini tanırdı. Birbirinin düğününe iştirak eder acısı varsa paylaşırdı.
Akşamüzeri tabak tabak yemekler çocukların elinde evden eve taşınırdı. "Komşum yemeğin kokusunu almıştır tadıversin" diyen ince düşünceli insanlar yaşardı.