Neoliberalizmin ideolojisi ırk renk inanç veya etnik köken üzerinden kavga çıkarmak ve ideolojisiz bir dünya yaratmaktı. Başardılar. Böylece birlikte direnme imkânı kalmayan insanlık tüketim girdabında sömürü çarkını döndürmeye mahkûm oldu. Özgürlük için çare kapitalizmi aşacak yeni bir modeli yani tüm insanlığın birliğini ve dayanışmasını sağlayacak yeni bir ideolojiyi oluşturmak değil mi?
"Şehri Yeniden Kurmak" geleceğe atılan bir işaret fişeği durgun suya atılan bir taş belki de Türk'ün Fikir Sistemi için göle çalınan bir maya...
Cemil Meriç'in "her telkine açık tembel ve serseri bir tecessüs..." olarak tanımladığı okumuşumuz durgun bir su gibi. İhtiyacımız durgunluk değil berraklık. Su bulanmadan berraklaşır mı? Benimkisi sadece bir cesaret. Attığım taş; bulandırsın yeter! Cesaret veren üstadın sözüydü: "Aydınlarımızın havsalaya sığmayan gafletlerine son verecek her teşebbüs kıymetli..."
Töreye uyan Türk'tür tarifiyle yola çıktım. Gönül ontolojisi kabulüyle harekete geçtim. Birliktelik verimlilik ve özgürlük üç ilkem oldu. İlkelerin ışığında ve zamanın ruhuna uygun beş projeyi de Türk Fikir Sistemi'nin uygulamaları olarak detaylandırdım. Çıkış noktası kendi hikâyem.
Kızılelma'yı güncellemek umuduyla yazdım çünkü artık Türk milleti için ama'sız fakat'sız vakit geçirmeden ne pahasına olursa olsun hep bir'likte Yunus'un nefesiyle kavgasız adil bir dünyanın yani 'Daimi Barış'ın sesi olmak gerektiğine inanıyorum.