XVI. yüzyılın başında Kürtler tek bir yönetim ve tek bir statü ile idare edilmiyordu. Doksana yakın küçüklü büyüklü bağımsız yönetim ve egemenlikleri vardı. Türk tarih tezi savunucularının aksine "Çaldıran Savaşı'ndan sonra Doğu Anadolu Osmanlılara katılmış" değildir. Bölgeye egemen olan Kürt beylikleridir.
Amasya Antlaşması1514'te Osmanlı Sultam Selim Han ile sayıları yirmiyi geçen Kürt emirleri arasında yani Osmanlı İmparatorluğu ile bağımsız yaşayan Kürdistan Emirlikleri arasında yapılmış zaruri ve gönüllü bir ittifak sözleşmesidir. Bu antlaşmaya iki taraf da 300 yıl sadık kalmış; ancak Sultan II. Mahmud Batı'nın 'yenilikçi' ve 'merkeziyetçi' politikasına uyarak yapılan antlaşma ve sözleşmeleri hiçe saymış; Kürtlere Araplara ve bütün Müslüman kavimlere savaş açmış; Alman kurmaylarının direktifleri ile her tarafı kan gölüne çevirerek koca bir İmparatorluğu 'Nizam-ı Cedidlere' 'Tanzimat Fermanlarına' sözde 'Meşrutiyetlere' teslim ederek İttihat ve Terakki'den günümüze kadar sürecek olan ceberrut bir sistem ve siyasetin egemen olmasına neden olmuştur. II. Mahmud ve Sultan Abdulmecid'in önayak oldukları yıkımı tamir etmek isteyen Sultan Abdulhamid İttihatçıların Jön Türklerin ırkçıların ve şaşı bakan Kürt entellerinin şimşeklerini üzerine çekmiş ve II. Meşrutiyet'le başlayan süreç bugünkü Kemalizm'in temelini oluşturmuştur.
1514-1850 döneminde Kürdistan'da ipler Baban Soran Botan Mahmudi ve Hakkari beylerinin elinde idi. Tanzimat'tan sonra Osmanlı Devleti'nin beyliklerin adem-i merkeziyetçi idarelerini yok etme girişimlerine karşı 1843'de baş kaldırarak cevap veren Kürt Beylikleri Osmanlılarca "şartlı" teslim alınıp uzak diyarlara sürgün edildi ve böylece Amasya Antlaşması ve Kürt beyliklerinin egemenliği ortadan kaldırdı.