Klasik mimarlık ve sanat tarihyazımında "barok" çokluk ya estetik bir kategori ya da bir dönem adı olarak anılır. Başlangıçta alışıldık olanın dışındaki her şeyi işaret ederken sonradan eksik sapkın gibi olumsuz bir anlam kazanmıştır. 19. yüzyılda dönemselleştirici tarih anlatısında kabaca 1600-1750 yılları arasında Avrupa'da başgösteren sanatsal üretimi adlandırmak için kullanılırken giderek dönemin kültür sınıfına sokulabilecek tüm pratiklerinin ardında yatan motivasyonu açıklar bir kavrama dönüşür.
Barok pratik içinden varolur. Faili nasıl yapılması gerektiği sorusuna soyut kategoriler değil halihazırda yaptıkları üzerinden yanıt bulur. Kuramsal kıstaslardan azadedir. Nerede duracağını hiç bilmez. O yüzden aşırılık içinde bir araya gelmiş yığın görüntüsü verir üretimi. Karmaşayı çözmeyi sağlayacak güven telkin eder bir kılavuz da yoktur. Bu haliyle barok farklı okumalara elverişli tahrip gücü yüksek bir metafordur.
Mehtap Serim Bir Modernlik Zemini: Barok Aşırılık'ta yerleşik tarihyazımına eleştirel mesafeyle gelişim seyrini izlediği baroğu Batı'nın ve hatta dünyanın ilk modernitesi olarak nitelendiriyor. Bilginin insan ve nesnenin değişime uğramadan tanımlı güzergâhlar arasından akmasını sağlayacak kanalların henüz inşa edilmediği erken modern dünyada disiplinsiz bir anlamanın köklerini bulurken bizleri uçsuz bucaksız bir imgeler koleksiyonu içinde gezintiye çıkarıyor.