Nasıl ki bir ambulans sireni alıp götürür insanı ya geç
mişe (hüzünlere) ya da geleceğe (endişelere) hikâyemiz
de sizi bir ambulans misali alıp götürecek ama yaşadık
larınıza ama yaşayacaklarınıza.
Nasıl ki doğamaz insanlar aynı anadan aynı anda o za
man farklıdır her hikâyenin zamanı. Nasıl ki aynı ırmak
ta iki kez yıkanılamaz olmasın mı her hikâyenin mekânı
farklı? Nasıl ki sadece bir kişi yaşar bir hikâyeyi o zaman
ne gerek var mekâna zamana ve kişilere? Bir hikâye
olsun 'yeter'. Hem de öyle bir hikâye ki tam da 'yeter!'
denilen anların hikâyesi arayanların ve arananların hikâ
yesi. Aslında bütün yaşadığımız da bu değil mi?