İlk örneklerine Platon'dan itibaren rastlanan ütopya 16. yüzyılda Sir Thomas More'un 1516'da yazdığı Utopia adlı eseriyle birlikte edebî bir türün adı olur ve gelişmeye başlar. Yaşanan hayata ve olumsuz yaşama şartlarına alternatif olarak üretilen bir kurgusal dünyada yazar kendisi veya toplumu için daha iyi yaşama alanları getirecek olan yeni bir ideal dünyayı kurma yoluna gider. Thomas More'un 1516'da yayımlanan Utopia'sından sonra batı edebiyatlarında yaygınlık kazanan ütopik eserlere Türk edebiyatında ancak 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren rastlanmaya başlanır. 20. yüzyılda Türk edebiyatında ütopik özellik taşıyan eserlerin sayısı artar. Özellikle 1980 sonrasındaki artış dikkat çekicidir. Türk edebiyatında 1980-2005 yılları arasında yayımlanan romanlarda geleceğe dönük karamsar bakış önemli bir yer tutar. Bu sebeple ütopyadan çok distopya yazılmıştır. Bunun yanında ütopik eserlerin dünyasında iyimser duygu ve düşüncelerle geleceğe dönük birtakım umutlar da yerini alır. Sosyal hayatla ve yaşanan dönemle ilişkilendirilebilecek yapılara sahip olan ütopyalar/distopyalar bir yönüyle yaşanan çağa ve onun sorunlarına ayna tutarlar. Ütopyalar/distopyalar teknolojinin giderek daha fazla hayatımızda yer etmeye başladığı günümüzde mimarîden müziğe siyaset biliminden edebiyata felsefeden beyaz perdeye birçok alanda ilgi gösterilen kurgular durumundadır. Elinizdeki çalışmada 1980-2005 yılları arasında Türk romanındaki ütopik yönelişler ve ütopyanın kurgusu mercek altına alınmıştır.