Ahmedi Aliceoğlu sürekli ruhunda fırtınalar kopan eleştiren sorgulayan paylaşan mazlumlar için yaralı yüreğini ikiye bölen ilkeli duruşunu bozmayan bir portre olarak karşımıza çıkıyor 23 bölümlük kitabı boyunca. Tek kanadı kırık serçe misali sürekli bir şeylerin sızısını yüreğinin en mahrem yerinde taşıdığını hissettiriyor okuyucuya. Yazarın kendisi olduğunu hissettiğimiz roman kahramanı bazı sebeplerden dolayı umudu her ne kadar kırılmış olsa da kavgasını inatla sürdürmekte kararlıdır. Bir çok şeyin anlamını yitirdiği bir dünyada anlamlı değerlere sarılıp onlarla yücelmeye çalışan yazar kalpleri katılaşmış insanlara da aslında ince bir mesaj vermeye çalışmaktadır... Benzer çalkantıları yaşamamış bir ruh bu mesajları alabilir mi ? Orası bilinmez... Yazar kendi ifadesine göre "okuyucuyu için ellerindeki değerlerin kıymetini bilmelerinin gerekliliğini ortaya koymaya çalışıyor" Ve soruyor; "Sürekli didinen acı çeken sıkıntılarla kahrolan onurlu bir yüreğin 'kendi derdini sevmesinden' başka ne gibi bir amacı olabilir ki."