Hz. Peygamber'i doğru anlama ve anlatma çabasında nereden başlanabileceğinden öte imanın pratikteki karşılığı olan "ahlak"la ilgili olması hasebiyle "nasıl bir peygambere inanıyoruz" sorusuna cevapla da ilgilendiğimizi belirtmeliyiz. Zira bugün Müslüman zihin-eylem dünyasında yaşanan en büyük sıkıntı ibadet eksikliği değil ahlakî yoksunluktur.
Kronolojik tarih yazıcılığının tarihi "neden-hâdise/nasıl-sonuç" çerçevesinde ele aldığı için bunun arkasındaki en önemli unsur olan "anlam"ı "mana"yı veya "varoluş"u gözden kaçırdığı hatta hiç gündeme getir(e)mediğini söylemeliyiz. Siyer okumalarında hayata dönük olmayan duygu ve hislerden arındırılmış kuru anlatının temelinde de bu yazıcılığın olumsuz yönleri yatmaktadır.
Hz. Peygamber'in dindeki konumu "olmazsa olmaz"dır. Sadece Allah'la iletişim kurması açısından değil iletişimin içeriği açısından da dindeki rolü görmezden gelinemez yok sayılamaz. Hz. Peygamber'in bu rolünün doğru anlaşılması aynı zamanda İslâm'ın da doğru anlaşılması demektir. Binaenaleyh onun mesajlarının bu topluma aktarılması sîret ve sünnetinin doğru bir şekilde tespiti ve beyanı hayatî önemi haizdir.