Çok yönlü bir şair bir felsefeci bir tasavvufçu ve bir ilim adamı olarak Kur'ân ve sünnet ölçüsüne inanan ve bu ölçü ile hareket eden Melâ'nın Dîvân'ını okuyan bir kimse karşısında sûfi-filozof ve şair kimliği ile varlık bilgi ve aşk konularında konuşan birini görecektir. Bu yönüyle birçok divandan daha mümtaz bir yere sahip olduğu söylenebilecek eserinde Molla Ahmed el-Cezerî her şeyden önce sûfî bir şair olduğundan o da her Müslüman şair gibi şiirlerinde âyet ve hadislerden doğrudan veya telmihen istifade etme yoluna gitmiştir. Genel bir çerçeveden baktığımızda Melâ'nın büyük çoğunlukla makbul hadisleri kullandığını söylememiz mümkündür. Bu şekilde onun diğer birçok konuda olduğu gibi bu konudaki birikim seviyesi ve mahareti de görülmektedir.
Melâ'nın Dîvân'ında geçen hadisleri ele alan bu çalışmada tasavvufçu-hadisçi münasebeti veya diğer bir deyişle mutasavvıfların hadis ilmi hususundaki yeterlilikleri üzerinde de durulmuştur.