Modern insan mükemmel akılcılık ve kusursuz tutarlılık düşüncesiyle şekillendi. Yeni düzenin şafağında ortaya çıkan bu değişime kapitalizmin havarileri önderlik etti. Önce bencillik ve hırs sonra acımasızlık ve kötülük bu düzenin yeni normali oldu. İyiyle kötünün güçlüyle zayıfın; Habil ve Kabil'e kadar uzanan kadim hikâyesi anlamını yitirdi bir anda. İyiliği ve kanaatkârlığı hatırlatan Habil yalnızlık ve yoksullukla yüzleşmek zorunda kalırken; kötülüğü ve hırsı çağıran Kabil modern zamanlara hükmeder oldu. Oysa anlatılanlara göre Habil öz kardeşi Kabil tarafından katledilmişti. Hem de kıskançlık ve hırsla... Evet Habil ölmüştü. Fakat Habil'ler hep yaşayacaktı. Tıpkı yeni düzenin Kabil'leri gibi. Atakan Mustafa Doğan bu romanında modern Habil'i onun yalnızlığını dışlanmışlığını modern Kabil'le olan mücadelesini haykırıyor. Yeni düzenin dayattığı dönüşüme direnen iyi insanların gelgitlerini bunalımlarını korku ve umutlarını resmediyor. Bu romanda yeni düzende var olabilmek için çıkış yolu arayan Habil'lerin varoluş sancısını felsefi tartışmalarını ve gerçek dünyayla yüzleşmesini okuyacaksınız.