Müslüman yalnız Allah'a kulluk bilinciyle yaşamayı ilke edinen Allah'ın iradesinin üzerinde bir irade tanımayan hayatında Rabbiyle barışık bir yaşamı tercih edendir. Bu bilincin gerektirdiği sorumluluğun farkında olarak tutum ve davranışlarında Allah'ın sınırlarını gözeten kişidir. Bu doğrultuda Müslüman olma sorumluluğunun idrakinde olan bir birey olarak llah'ın uyulmasını emrettiği sınırlara riayet açısından kendisine yönelik otokontrol sistemini sürekli açık tutmakla Allah'ın ipine bağlılık anlamında ayaklarının sabitesine dikkat etmekle yükümlüdür. Müslüman inandığı değerlere bağlılığı tutum ve davranışlarındaki tutarlılığı ve ahlaki olgunluğu ile ön plana çıkar; bu özellikleriyle içinde yaşadığı toplumun geri kalanından ayrışır.
Allah katında sorumlu bir birey inanan akleden ve düşünen bir kişi olarak Müslüman zamanın egemen paradigmalarına gücü ve iktidarı elinde tutan odakların iradelerine boyun eymeyen sürü mantığıyla hareket etmeyen kişidir. Doğruya doğru yanlışa yanlış hakka hak bâtıla bâtıl der. Çıkar ve menfaat hesaplarıyla davranmaz tercihlerinde tutum ve davranışlarında Allah'ın iradesine bağlı kalmayı gözetir. Bu özellikleriyle Müslüman cahiliye zihin yapısının her türlü tezahürüyle arasına mesafe koyup bunlardan uzak duran ve "cahiliyeden yüz çevir" emri doğrultusunda Allah'ın iradesini görmezden gelip ona sırtını dönenlerle arasına mesafe koyan kişidir. Kendisini asli görevi olan hak ve hakikate bağlılıktan uzaklaştıran varoluş gaye ve amacına göre düşünüp yaşamaktan alıkoyan boş ve gereksiz şeylerden uzak durandır.