Amerikan kapitalizminin efsunlu vaatlerinin "Amerikan Rüyası"nın boşa çıktığı neoliberalizmin en ateşli savunucuları tarafından dahi terkedildiği bir zamandayız. Dünyanın dört bir köşesinde pandemiden çok evvel başlamış neoliberal yıkımın etkileri üzerine birçok kitap yazıldı: Orta sınıfın erimesi üretimin gelişmiş ve hatta gelişmekte olan ülkelerden demokrasi ve işçi haklarının pek uğramadığı ülkelere kaydırılması işçi sınıfının
hizmet sektörüne mecbur edilmesi ve diğer dönüşümlere dair pek çok inceleme var.
Anne Case ve Nobel İktisat Ödülü sahibi Angus Deaton Amerika'da çok okunmuş ve tartışılmış bu çalışmada kapitalizmin günümüzde aldığı şeklin insanları umutsuzluktan öldürdüğü tezini ortaya koyuyor. Umutsuzluktan Ölmek ve Kapitalizmin Geleceği istatistik veriler ışığında sistemin yüzüstü bıraktığı insanların hikâyelerinin ardındaki yapısal sorunları irdeleyerek Amerika'yı içten kemiren çürümeyi ortaya çıkarıyor gidişatın bizatihi kapitalizmin geleceğini tehdit eder hale geldiği iddiasını ortaya koyuyor.
Case ve Deaton bu sürecin yarattığı yıkımın son derece şahsi fakat kitleselleşmiş bir cephesine eğiliyor. Uyuşturucu alkol ilaç bağımlılığı küresel bir sorun haline geldi. Geleceği elinden alınmış yüz binlerce insan her sene içinden çıkamadıkları maddi sorunların çaresini hissizleşip gerçekliklerini bir anlığına dahi olsa unutabilecekleri vasıtalarda arıyor.
Bu kitap bağımlılık sorunlarının her yıl katlanarak
arttığı maddeye bağımlı şiddet vakalarının
günaşırı ana haberlere düştüğü ülkemizdeki
umutsuzluk salgınının nerelere varabileceğini
görmek açısından ufuk açıcı bir kâbus.