Öykü yazarları çoğunluğun duyamadığını duyan ve okurlarına duyurabilen çoğunluğun göremediğini gören ve okurlarına gösterebilen bireylerdir. Öyküler yazarların düşlerini duygularını düşüncelerini ve gözlemlerini okurlarıyla dil aracılığıyla paylaşmalarını sağlayan sanatsal iletişim ortamlarıdır. Öykü metninin derinliklerinde yazar tarafından tam olarak belirlenmiş ve gizlenmiş olan bilgiler bulunur. Bu bilgilerin anlaşılabilmesi ve yorumlanabilmesi için gerekli olan tüm ipuçları metnin yüzeyine serpiştirilmiştir aslında.
Kısa öyküler sanatsal metinlerdir. Öykünün başarısı yazılmamış ya da yazılamamış olanların okuyucuya metnin derin yapısında bulunan simgesel alt yapılarla iletilmesindedir. Bu alt yapıların içinde okuyucu tarafından çözülmesi gereken onun zihninde bir dizi sorular oluşturan kimi gizler saklıdır. Okuyucu bu soruları yanıtlarken gizleri çözerken yazarın "yardımcı yaratıcısı" ve öyküdeki anlamların ortaya çıkmasına yardım eden aktif katılımcı konumundadır. Okuyucunun öyküye katılımı ve sezgisel tepkileri okur-merkezli bir eleştiridir aslında. Yazar ise sanatının getirdiği kimi sınırları bilen sanatının dar sınırları içinde dil kullanma özgürlüğünü dilediğince kullanma hakkına sahip bir sanatçı...
Kısa Öykü ve Dilbilimsel Eleştiri dilbilimcilere öykü yazarlarına edebiyat eleştirmenlerine üniversitelerin dilbilimi ve edebiyat bölümü öğrencilerine öğretmenlere edebiyat ve öykü seven okurlara seslenmektedir.
"Aysu Erden'in kitabı terim karmaşıklıklarını ortadan kaldırmak için adlama listesi de içeriyor. Kısa öykü alanında uygulanabilecek inceleme yöntemlerini vermesi bakımından kitabı bu konularla ilgilenen herkesin her öğrencinin her öğretmenin her yazarın her eleştirmenin okuması gerekiyor." (Prof. Dr. Ünsal Özünlü: "Kısa Öykünün Uzun Eleştirisi Olabilir" Cumhuriyet Kitap 15 Temmuz 1999)