İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yeniçağ Anabilim Dalı'nda lisans eğitimine başladığım sırada tarihe Osmanlı merkezli bakan Yeniçağ hocaları Türklerin Balkanlara geçişini Osmanlıların Rumeli'ye geçişi olan 1352 yılını esas alarak anlatırken anabilim dallarının kaldırılıp bölüm programına geçildiği 1983 yılında ders almaya başladığım Genel Türk Tarihi hocaları ise Avrupa Hun Devleti'nin kurulduğu 376 yılını başlangıç olarak kabul etmekteydiler. Tarih öğretiminde Osmanlı ve İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nde Osmanlı Balkanı anlatımına verilen aşırı fazlalık dolayısıyla hem bu konunun sorgulamasını yapma hem Türklerin Balkanlara gelişini kavrama hem de küresel devletlerin Balkanlara verdikleri önemi idrak etmek için Balkanlar hep dikkatimi çekmişti. Bunlara bir de II. Meşrutiyet'in ilanı sırasında Selanik'te askerlik yapan dedemden dinlediklerim eklenince Balkan konusuna ilgi duymamam imkânsız hale gelmişti. Balkan çalışmalarında en önemli eksikliğin; Türklerin Balkanlarda hangi tarihten itibaren bulundukları Balkanlarda etkin olan devletlerin kadimden günümüze kadar bir bütün olarak anlatılıp değerlendirilmesi Balkanların küresel güçlü devletlerin rekabetindeki yeri ve Balkanları bir idari yapı altında uzun süre bulunduran Osmanlıların kurduğu başarılı yapı ile bu yapının nasıl bozulduğu hususları olduğunu tespitle üzerinde düşünmeye ve yazmaya devam ettim. Bu çalışmaların bir kısmı çeşitli vesilelerle yayınlanmış olmasına rağmen önemli bir kısmını ise şimdiye kadar yayınlamak mümkün olmamıştı.