Her Şey Geçip Gider... Tıpkı bir nehir gibi... Hayat ve yıllar bulanık sularla sürüklenir. Bireyler ve toplumlar da öyle. Bu akış içinde çocuklar büyür gençler giderek yaşlanır. Geriye dönüp baktığınızda bu akışın nehir kenarına bıraktığı hayatları görürsünüz. Çalılara ağaç köklerine takılıp kalmış hayatları. Hüzün veren bu görüntünün içinde güneş ışınlarıyla parlayan bir şey çarpar gözünüze: Her şeyi kaydeden bellektir bu. "Geçip gideni" yeniden var eden tek kıymetli varlıktır ve "hatırat" adını alır.
Bellek yeterince dürüstse hatırat eşsiz bir toplumsal hazine olur ve gerçeğe bağlı bir gazeteci gün gelir bunun hakkını verir: "Zileli sansürsüz ve övünmesiz bir dürüstlükle kimseyi kendisini bile kayırmadan yazmış." (Gülden Aydın)
Yarılma 1960'lar Türkiye'sinin akıp giden kültürel siyasi ve toplumsal hayatını bugün pek çok tanıdık ismin içinde yer aldığı 68'lileri o suların hem acılı hem coşkulu akışını anlatıyor.