Özellikle son elli yılda kentlerin yaşadığı değişim ve dönüşüm akıl almaz boyutlara ulaştı. Bu süreç içinde kentler insani ölçeklerin ötesinde büyümeye devam ederken "dönüştürüldü" "tektipleştirildi" "ayrıştırıldı" "pazarlandı" ve "soylulaştırıldı". Sonuç kentte yaşayan geniş kitleler için giderek artan boyutlarda yoksulluk yoksunluk ve sosyal adaletsizlik oldu. Artık kentlerin bizim için özgürlük mekanları mı yoksa baskılar ve zorlukların mekanları mı olduğu şüphesiz tartışılır...
Böyle bir dönemde kent üzerine düşünmek her za-mankinden daha önemlidir. Elinizdeki çalışmada kent ve kentsel süreçler içinde bulundukları tarihsel toplumsal siyasal yönetsel ve ekonomik değişim süreçlerinin bir parçası şeklinde ele alındı. Literatüre zenginlik katacağını düşündüğümüz bu çalışmanın geniş bir okuyucu kitlesine ulaşacağını ve konuyla ilgili yeni bakış açılarının oluşmasına katkıda bulunacağını umuyoruz.
Doç. Dr. Hazal Ilgın Bahçeci Başarmak