İnsanlık tarihi kadar eski olan göç olgusu küreselleşmenin etkisiyle mal ve hizmetlerin sermayenin; gelişen teknoloji aracılığıyla bilginin hareketliliğinin artması sayesinde ise insanların daha iyi bir yaşam sürdürebilecekleri bölgelere/ülkelere göçünü daha da mümkün hâle getiren bir sistem ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda göç olgusu tek ve temel muharrik gücü ekonomik imkânlarla sınırlı olmaktan öte daha geniş bir bakış açısıyla yaşamın tüm alanlarını içine alan geniş ve kapsayıcı bir boyut kazanmıştır.
Bu noktadan bakıldığında göç; bireylerin iyi fırsatlar arayışının da ötesinde farklı sosyoekonomik ve jeopolitik süreçlerin bir tür bileşkesi olarak ortaya çıkmakta somutlaşmaktadır. Ulus devletle birlikte göç ve göçmen konuları ön plana çıkmış; uluslararası çok boyutlu bir olguya dönüşmesi sonucu da üzerinde uzlaşının pek de sağlanamadığı ve bu nedenle de tek disiplin çerçevesinde ele alınamayacak bir boyuta varması göç olgusunu interdisipliner bir araştırma alanı olarak öne çıkarmıştır.
Bu çerçeveden bakıldığında Suriye göçü; ahlaki coğrafi demografik ekonomik hukuki kültürel siyasi sosyopsikolojik ve sosyolojik bir fenomen şeklinde somutlaşmaktadır.