20. yüzyılın başına kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olan Müslüman çoğunluklu ulusların en çok tahrif edilen ve yanlış yorumlanan tarihlerinden biri Arnavutların tarihidir. Yaklaşık 600 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olan Arnavutlar Osmanlı'nın ve diğer Avrupa güçlerinin Balkanlarda yürüttüğü İslamlaştırma göç savaş ve barış süreçleri ile başka bazı politikalar sonucunda bir halk olarak şekillenmiştir. Bugün kendilerini "Şiptar" olarak tanımlayan ve tek bir halk olduklarını düşünen Arnavutlar Osmanlı döneminde Arnavut Türk Latin Orumci (Bizanslı Rumlar) Geg Tosk Lab Cam Ulah vs. olarak tanımlanıyordu. Arnavutça konuşanların çoğunluğunu oluşturan Müslüman Arnavutlar Balkanlardaki Türk İslam hakimiyetinin en önemli dayanaklarından biriydi. Arnavutluk'ta 20. yüzyıl boyunca uygulanan sekülerleşme ve uluslaşma süreçleri Arnavutları kimlikleri hakkında bir dizi miti benimsemeye zorladı. Bu mitler Arnavutları Osmanlı geçmişlerinden ayırmayı amaçlıyordu. Arnavutlara okullarında Müslüman ya da Hıristiyan Osmanlı yahut Bizanslı olmadıkları İliryalı oldukları öğretildi. İslam dünyasından ve Türkiye'den Ortodoks Patrikhanesi'nden ve Yunanistan'dan tecrit edildiler. Onlara okulları ve devlet kurumları aracılığıyla Türk ve Yunan karşıtı bir nefret aşılandı.