Doğukan İşler'den tüm kalem yontanlara yonttuktan sonra kalemlerini tutup öpenlere ve yazmasa deli olacaklara ithaf edilmiş yeni bir öykü toplamı: Dervişin Kulağı.
Çocuklar kediler dervişler mezarından kalkıp gelenler uçarken yağmura yakalananlar... İşler düşlemini ustaca kâğıda dökmeye devam ediyor Dervişin Kulağı'nda. Rüyalardan hayallerden kendi yazı evreninden; fantezi ve gerçekliğin katışıp ayrıştığı bir âlemden sesleniyor okura. Kanın doğru damarlarda aktığı sulayacağı yeri kimselere danışmadan bulduğu; inleyen sayıklayan görünür görünmez hikâyeler anlatıyor.
"Ben hızlandıkça ses yakınlaşıyor. Demek ki doğru yoldayım diyorum kendime. Şeyhimin sesi bu duyduğum amenna ama ne diyor ne anlatıyor kime sesleniyor ne söylüyor onu anlamıyorum. Sese doğru yaklaştıkça da bir karaltının peyda olduğunu görüyorum az ilerimde. Bir taraftan koştur koştur ilerlerken diğer taraftan da gözlerimi kısarak bakıyorum ki karaltıya emin olayım kimdir hakikaten de şeyhim midir bu duyduğum canım sultanım mıdır bu gördüğüm.
(...)
Tut kulaklarını bırakma.
Tut kulaklarını bırakma.
Tut kulaklarını..."